29 Ekim 2012 Pazartesi

Ters Orantı

     Yazının şarkısı bu olsun; günlerdir kulağımda ağzımda bir tek bu :)
    Artık korkuyorum iş hayatından. Memuriyetten nefret ediyorum. Köpek gibi çalışmayı seviyorum, evet evet, suyumu çıkarsınlar istiyorum. Devlet Tiyatrosu yemin ederim ömrümden 5 yıl aldı. Köpek gibi çalışmamın karşılığı istifa etmek oldu :) Yöneticilerimi sevdim, onlar da beni. Zaten profesyonellik filan palavra, ben sevmediğim adamla çalışamam, üzgünüm böyle. Bir de üstüne kıçını yayıp çalışmaya alışkın olan memurların da ipliğini pazara çıkardım, ohh olsun. Bir insan nasıl çalışırmış gösterdim hepsine. Haliyle herkese batar oldum, herkesin uğraştığı, istemediği, herkesle kavga eden kişi oldum. Aslında bütün bunların parantez içi şudur: Yöneticilerim tarafından sevildim, onlarla istediğim zaman görüşen kişi oldum ve işimi iyi yaptığım için güvenilen, takdir edilen kişiydim. Kısaca budur, şimdi hepsine bir paket kına göndermek de var :) 
     
     Aaa güzel haberi sona sakladım. NİŞANLANDIM! Gözümün içine bakan, beni gerçekten çok seven bir sevgilim var Allah'a şükürler olsun. Bunları yazmaya bile korkuyorum, insanın bazen kendine bile nazarı değiyor... Ailelerin tanışması, kız isteme ve nişan törenini hep gergin geçirdim. Çünkü hasta, sinirli, ne söyleyeceği belli olmayam bir dedem var. Patavatsız bir halam var. Tiyatro sezonunun açılmasıyla işler birden yoğunlaştı ve 13 ekim 2012 cumartesi benim en yoğun haftama denk geldi, zor izin aldım v.s. Bu tatlı koşturmanın ne heyecanını, ne keyfini çıkarabildim, hep gergindim yaa. Bir ara n'apıyorum lan ben kalkayım gideyim burdan bile dedim.

     Dedemin ve sevgilimin babasının hastalığından dolayı zaten tanışma faslını 4 kere ertelemiştik, nişanı yapacağımız mekandan aldığımız tarihe yetişemedik tabi. Önce tanışma, karşılıklı ev ziyaretleri, ardından istemem töreni oldu. İstemeden 2 hafta sonra nişanımız oldu. Ama sevgilim hala bana evlenme teklif etmedi. Güler misin ağlar mısın? Zorla olmuyor bu işleer, benim söylememle hiç olmuyor. İçinden gelmesi lazım. Lan nişanlandık, hala mı gelmiyor içinden adamın yoksa! Annesi beni istemiyor buna eminim ama yapacak bir şey yok. İstemese de sesini çıkarmasın yeter. Düğünü eylül gibi düşünüyoruz, evlerini yaptıracaklar eğer yetişirse eylül olsun istedik. Sevgilim de işten ayrıldı, Allah'ım ne hallerdeyiz yaa. O'nun tazminatı vs var ben kendi derdime yanayım bence.


     Asıl sıkıntı şuan iş, ev için çok eksiğim var, biran önce iş bulup eksiklerimi tamamlamalıyım. Yazının başlığında Ters Orantı dedim ya, aynen öyle oldu hayatım. Yüzüğü taktık güzel bir adım attık, oturuyor işte hayat, düzen kuruyoruz dedik, önce sevgilim sonra ben işlerimizden ayrıldık. Bir taraf güzel güzel ilerlerken bir taraf geri gidiyor. İçler dışlar çarpımı mı yapsak acaba?