31 Ocak 2011 Pazartesi

merak sadece bende değilmiş

Hala işim yok, hala parasızım. Olsun sonuçta huzurluyum. Maşallah diyeyim, milletten önce kendine nazar değdirenlerden olmayayım.

Sevgilimle aman aman bir problemimiz yok. En çok zorlayan çekinme konusunu da atlattım. Ara sıra ben kaynaklı birkaç arıza olmuyor değil tabi. Tek sorun bu olsun, başka dertler gelmesin.

Şimdi bizim ilişkimizde pek evlilik lafı geçmez. Ara sıra şaka yollu konuşuruz. Evliliğe meraklı intibası bırakmak istemiyorum. O'nunla evlenmeyi istiyorum ama konuyu açmıyorum. Sevgilimin 10 yaşında bir kız ve 2,5 yaşında bir erkek yeğeni var. Sürekli bir aradalar. Biz telefonda konuşurken, kız olan yanına gelip gidiyor, evdekilere söylüyormuş, amcam sevgilisiyle konuşuyor vs diye. Bende bir gün telefona istedim konuştuk biraz. Sonra küçük yeğeniyle konuştuk birkaç kez. Çocuklara düşkünlüğümü bilir sevgilim, getirsene bir gün çocukları filan demiştim, getirecek izine çıkınca... Neyse bu gece aradım telefonu açtı, yeğenim seni sordu konuşmak istiyormuş dedi, şaşırdım tabi ve çok sevindim. Konuştuk, benimki diyor ki eve girer girmez seni sordu, o sırada sen aradın diyor. Sonra benimki teli aldı birazda biz konuştuk, o sırada ufaklık fotoğrafımı istedi, çok merak ediyormuş beni. Ayy bir sevindim bir sevindim :))) Küçük müçük sonuçta bir şekilde aileden biriyle tanışacağım :) Allah'ım küçücük çocuğa bel bağladım galiba... Evet tanımak istiyorum orası ayrı ama birde şu var, bu ufaklık yaşı ve çocukluğu itibariyle konuşulan şeyleri evdekilere söylüyormuş haliyle. Yani benimle konuşunca ve tanışınca hemen evdekilere  söyler. Onlarda merak eder, tanışmak ister vs. Kurnazlık ediyorum galiba yada Hürrem'e özendim sanırım. Ama ne yapayım, bir şekilde tanışalım artık değil mi?
Gece gece mutlu oldum işte, küçük bir çocuğun ilgisi beni sevindirdi, sonuçta O'nun yeğeni. Evlenelim biz bence. Bence evlenmeliyiz, hem de bu sene :) Hee bu arada annesi de sanırım beni merak ediyor ama bizimki çaktırmıyor, bahsetmiyor pek. Bizim memleketin bir yemeğini sormuş, onlar çok yaparlar demiş. Ne alaka beni mi sordu, memleketimi nereden biliyor, konu ben miydim gibi 18526 soru soramadım tabi. Bizim memleket yemeğiyle lezzetiyle meşhur olan bir yer değil, bilinen bir yer hiç değil. Kendi halinde bir ilçe, aslında babam dedemler oralı. Neyse, sanırım nereli olduğumu sordular bizimki de söyledi ve annesi de oralılar bilmem ne yemeğini yaparlar gibi bir yorum yaptı. Benim anladığım bu.

Haftaya çocuk gelişimi ikinci kayıtlar başlıyor. İnşallah bir aksilik olmazda kayıt olabiliriz. Bu kardeşim ve benim için çok iyi olacak. Seneye de staj başlıyor. Eğitime giderken bir yıl idare edecek bir iş bulsam yeter. Oda yok, şimdilik yok. Eninde sonunda olacak. Evren bence anladın, artık anlamamazlıktan gelme.

18 Ocak 2011 Salı

fiiiiiyyyyuuuuu fiiiiiiiiiitt (bu bir ıslıktır)

Bugün keyfim yerinde. Nihayet 8 gün aradan sonra sevgilimle görüştük. Maalesef yarın şehir dışına gidiyor, bu da işin üzücü tarafı...
Şu arama tembelliği meselesini de geçen yazıda bahsettiğim şekilde, tatlı tatlı uzatmadan çözdüğümüzü düşünüyorum. İlerisi için ültimatom verdim. Seviyorum bu adamı, mavi gözlü sevgilim benim. Bazen beni öfkeden delirtsede, üzüntüden aç kalsam da O'nun yüzünden, gönlümü aldığı zaman deli gibi yemek yemelerim bile güzel geliyor bana. Ben O'nun sayesinde gözlerimi yeniden açtım. Feci bir depresyonun dibindeymişim, seviyorum diye bir başkasını-kendimi kandırıp durmuşum. Bu depresyonu ve çıkış yolunu bana O buldurdu. Gözlerimin içini parlatan adam... Konuları uzatmıyor, hele sıkılmış daralmışsa direk hatırlamıyor :) Herşeyden önemlisi beni idare etmesini biliyor. Neye kızacağımı, iyi tarafımı, nasıl sakinleşip neye sevineceğimi biliyor, bunu önemsemesi beni mutlu ediyor. Tamam ya tamam. Ufat tefek meseleleri uzatıp bunaltmayacağım sevgilimi. O'nu kaybetmemeliyim, elimden kaçırırsam evde kalırım vallahi :)
Tamam iyi güzel bunlar, beni, birçok insanı mutlu eden şeyler de benim iş durumum ne olacak? Evde iyice tembelliğe alıştım galiba, hayır sürekli başvurularda yapıyorum, ara sıra geri dönüyorlar, 1. görüşme yapılıyor sonra sonuç içina aramıyorlar bile. Bazen 2. görüşmeler için gittiğim de oldu ama sonuç yok. Mütevazi olamayacağım bu konuda, başvurduğum "yönetici asistanlığı" için vasıflarım fazla. Şubatta bir aksilik çıkmazsa çocuk gelişimi eğitimi başlıyor. Staj 2012 şubatta. Yani staja başlayacağım içinm 1 yıl iyi kötü idare edebileceğim bir iş olsun yeter. Bu anaokulu öğretmenliği gündemde yokken, düzgün işler bakıyordum daha çok, kurumsal firmalara cv gönderiyordum. Bir işe girip kısa süre çalışıp çıkmak benim tarzım değil, kalıcı bir iş aradığım için seçiciydim. Ama artık böyle bir lüksüm yok, çünkü 1 yıl çalışabileceğim bir iş olsun idare eder beni. Yönetici asistanlığı filan başvuruyorum daha çok, eleman da arıyorlar ama bana dönüş yok. Elbet bir yerde benim için bir iş vardır ama mümkünse kısa zamanda önüme çıksın lütfen... Bazen dışarı bile çıkmak gelmiyor içimden, akşam olmuş bir bakıyorum pijamam hala üstümde. Biraz açlıp kendime geleyim diye pijamaları çıkarıp eşofman giyiyorum, cildime bakım yapıyorum, bakım derken öyle pahalı maskeler filan değil. Temizleyici veya peeling, nemlendirici ve tonik. Bu biraz rahatlatıyor beni. Tırnaklar oje filan derken bir bakmışım vakit geçmiş ne güzel :) Yine de bunlara rağmen şükrediyorum Allah'a, ailem yanımda olduğu için. Onlar olmasa iş seçme lüksü diye birşey olamayacaktı. Sağolsunlar 1,5 yıl oldu çalışmayalı, kardeşim dışında bir şey diyen olmadı, demezler de biliyorum. Bizim ailede eğitime okula önem verirler, iş hayatında ise herkes kendine çalışır, isteyen eve yardım eder, etmeyene "neden etmedin" demezler, ayıp saymazlar da bunu. Bu yüzden çok şanslıyım ama sonuçta kaç yaşına geldim. Utanıp çekiniyorum para isterken, yük olmak istemiyorum.

17 Ocak 2011 Pazartesi

gelmeyen mesajlar, dönülmeyen telefonlar

Şimdi herşey iyi hoş da, nedir bir mesaja dönmenin külfeti anlayamadım gitti. Müsait değilsindir tamam, uyuyorsundur tamam vs vs ancak elbet görünce dönersin değil mi mesaja aramaya. Yok bizim ki dönmüyor işte. Kendimi tutuyorum. Bu yüzden sevgilimle kavga etmeyi, üstüne gitmeyi yakıştırmıyorum kendime. Aramak isteyen, dönmek isteyen arar, gırtlağına basamam yani, zorla kendimizi mi aratacağız. Bu yüzden bir kaç kez söylendim, yok beğenmedim bu halimi. En azından dışarıdan 3. kişi gibi bakabiliyorum olaylara, buda bir olgunluk bence :) Neyse gülüyorum filan ama aslında moralim bozuk. Bu telefona dönmeme meselesi bende hırs yapıyor galiba, sinirlerim çok bozuluyor. Bak yorgun argın diye moral vereyim dedim, akşam mesaj attım dönmedi, aradım sonra yine dönmedi. Yok yok üstüne gitmeyeyim, bu sefer de çok havalanır. Ben bir kendimi geri çekeyim de görsün gününü. Bunu yapacak sabır lazım bana, sağlam bünye lazım. Karar verdim, buluştuğumuz zaman güzel güzel, tatlı talı konuşacağım. Hayatım ben sesini duymak istedim, seni özlemiştim filan diye nazlanayım biraz, sonra mesajlaşamıyoruz filan diye devam ederim... Güzel güzel anlaatınca yoluna girer umarım.

Zaten iş güç yok, sıkılıyorum evde. Bari ilişkimi kaybetmeyeyim. Çok zor seviyorum bir erkeği ben. Tamam ahım şahım değilim ama güzel hatunum. Ağırbaşlı, aklı başında, işi gücü olan, sorumluluğunu bilen erkekler daha çekici geliyor bana. Son ilişkim uzun sürdü, yaklaşık 3,5 yıl. Ayrıldıktan sonrada yaklaşık 2 yıl görüştük yine, sevgili gibiydik görünürde ama bir sıfatımız yoktu. Sözde ayrıydık, hayatımın sıfatsız tanıdığıydı O. Bu durum beni çok yordu, resmen depresyondaydım, yatma kalkma saatlerim karışmıştı, iş bulamıyordum, onu seviyordum ama görüşmemize rağmen bir adı yoktu durumumuzun. Bu durumdaan zor çıktım, zor atlattım. Allah kimseye de yaşatmasın. Önceki çocukluklarımla, hatalarımla şuan ki sevgilimi kaybetmek istmemiyorum. Çok üstüne gidip bunaltmaya, havalandırmaya da gerek yok. Taktikleri beceremem hiç, elime yüzüme bulaşır. ama bu kadarını yapabilirsem eğer, yeter de artar bile. Biraz aramayı keser, gün içine birkaç mesajla kendimi hatırlatıp sabredebilirsem tamamdır diyorum, lütfen bunu yapabileyim Allahım lütfen, bana o gücü ver.

15 Ocak 2011 Cumartesi

sabır sabır ya sabır

Kaç yaşına geldim, hala sabretmeyi bilmiyorum. Herşey biran önce olsun bitsin düzelsin istiyorum. Evren de bana "ohh ne alak yok öyle" diyor her seferinde. Tam dedim ki, ben artık oldum, işi, güç, yaşanmışlık derken artık sabretmeyi öğrendim... yok olmamış, öğrenememişim. Olan güzel şeyi de mahfediyorum evet kendi kendime bu kötülüğü yapıyorum. Takılıp kalıyorum olaya, kilitleniyorum ve çok üzerine gidiyorum herşeyin.Kaybetmekten korkuyorum, yalnızlıktan feci tırsıyorum. O yüzden sorun sıkıntı olmasın, herşey biran önce düzelsin derken işleri batırdığım oluyor.
Bu benim ilk yazım, biraz heyecanda var o yüzden. Ayrı yazılacak -de ler ve -da lar karışıyor kusura bakılmasın artık.