5 Ağustos 2013 Pazartesi

DEDECİĞİM' E

Çok uzun zaman olmuş bloga yazmayalı, geri geldim sayın seyirciler. Hoş beni burda kimse okumuyor, kendi kendime yazıp kafa dağıtıyorum işte... Yoksa kime ne benden haberlerden :)


Nişanlandım ben, bir işe daha girip çıktım ben, (dedemi ve nişanlımın babasını kaybettik), yine tembelliğe alıştım ben, şimdi bir işe daha girdim ben, bu işten ne zaman çıkarım bilmiyorum ben, düğün tarihini erteledim ben ve çeyiz hazırlıklarına başladım ben. 
Aslında uzun uzun yazmaya gerek yokmuş, baksana bir cümlede özetledim yazmadığım bir küsür yılı...
Şaka bir yana, çok üzüldüğüm zamanlarımda oldu son bir buçuk senede, herkesten nefret ettiğim, kaçtığım oldu, herkesi çok sevdiğim de. Bol bol sinirlendim yine, bol bol uyudum da tabi. Çok mutlu olduğum anlarım oldu, sevgilime doya doya sarıldığım, uzun uzun öptüğüm zamanlarım. Ama en çok da üzüldüm bu yıl.

Canım dedeciğim amansız bir hastalığa yakalandı; mide kanseri. Maalesef teşhis için çok geç kalınmıştı. Kemoterapi gördü, ameliyatı denedi doktorlar ama ameliyat olacak zamanı çoktan geçmişti, o yüzden midesi açıp hiçbir şey yapamadan kapattılar. Tam 16 ay mücadele et canım dedem, mücadele ettik. Hastalığını biliyordu ancak ameliyatı başarısız olduğunu bilmiyordu. Yalan söyledik, morali düşmesin ümidini yitirmesin diye. Umudunu hiç kaybetmedi canım dedem. Ta ki vefatından1 hafta önce hastaneden taburcu olana kadar. Durumunun kötü olduğunun farkındaydı ve o durumda taburcu olması her şeyi netleştirmişti gözünde. Gideceğinin farkındaydı artık. Tam 16 ay hastaneler, kemoterapi seansları, acil servisler, defalarca çekilen endoskopiler... Hepsinde yanındaydım dedemin. İyi ki Maslakta' ki işten ayrılmışım, yoksa son 3 ayında, o en zor en kötü zamanlarında yanında olamazdım dedeciğimin. Ambulansta dahil hep yanındaydım, acısına, iyiliğine ortaktım, O da beni istedi hep, hastaneye, eve, ambulansa, O istedi ben gittim, O demese de ben hep gittim. Çok kanaması oldu, çok aç susuz kaldı son zamanlarında, midesi o kadar çok kanadı ki yutkunurken bile canı yandı tahmin ediyorum. Dindiremedim acılarını ama moral verdim kendimce O' na. Son anında bile dedeciğime sevgimi söyledim, kabul etti, cevap verir gibi başını salladı. En zoru da O' nu tabutun içinde, otobüsün bagajında, toprağın altına verilirken görmekti. Morgda görmek bile zerre etkilemedi beni. Ama bagaja konması çok ağırıma gitti, tabutun kapanması, üzerine toprak atılması sadece beni değil sevdiğini kaybeden herkesi derinden etkileyen bir durum olur bence. 


Hala kabullenemiyor insan mesela ölümü, öldü, ölmeden önce, yaşarken vs. gibi kelimeleri kullanamıyorum. Sağlığında diyorum, daha kolayıma geliyor. Kaybetmeden önce diyorum, ölümü anmamış hissediyorum böylece kendimi. 

Sinirli, aksi bir adamdı dedem ama çok iyiydi, çok merhametli, çok yardımseverdi. 
Artık sadece dua edebiliyorum O'nun için, anıyorum.

Bi' de çok özlüyorum dedemi. Büyük bir boşluk var hayatımda, gülüyorum, geziyorum tozuyorum ama kalbimde kocaman bir delik oluştu kapatamıyorum. Aklıma geldikçe boğazım düğümlenmeyi bırak tıkanıyor, yutkunamıyorum. Düğünümü görsün istiyorum ama şartlar elvermedi göremedi, nişanımı gördü, düğünün yapılacağı yeri gördü, damadını tanıdı çok sevdi hatta, beni istediklerinde dedem babamla birlikte verdi. Bunlarla avutuyorum kendimi. Çocuğumu seveceği günü hayal ederdim hep, bir çocuğum olduğunda dedemin kucağına onu ilk verdiğim anı... Belki o gün geldiğinde biz onu görmeyeceğiz ama O görecek biliyorum, ben de hissedeceğim bunu. Dedeciğim öyle bir günde, düğünümde ve çocuk sahibi olduğumda yalnız bırakmaz beni biliyorum, yanımda olur canım dedem.

Çok özledim seni dedem.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum için teşekkür ederim :)