9 Aralık 2014 Salı

Büyük Gün Geldi Çattı : Düğün Günü

Düğün sabahı her gelin gibi bende güne erken başladım, ailemle sakin, huzur dolu ve bekar olarak son bir kahvaltı yaptık. Ardından sevgilim bizi almaya geldi ve kuaföre doğru yola çıktık. Sıfır heyecan.




Kızlar gayet eğlenceli, neşeli ben biraz buruk... Kuaförde saçlarımız yapıldı, fotoğrafçım benden önce gelmişti :) Kuaförüm çok hızlıydı maşallah hiç aksilik çıkmayacak gibi görünürken gelin çiçeğini unuttuğumu fark ettim. Sevgilime çiçek modellerini mail atacaktım bir gece önce unutmuşum. Aylarca çiçek modellerine bakıp beğendiklerimi ayırmıştım, onca emek boşuna gitti. Aman dedim, bu da bugünün nazar boncuğu olsun. Bazı örnek fotolar bulduk telefondan hemen eşime mesaj attım, çiçekçi hazırlamış onun fotosunu da bana yolladılar, tamamdır dedim oldu bitti. Başka aksilik olmamalıydı. Hala sıfır heyecan. 

Kuaförüm 'makyaj bitsin gelinliği giyip koltuğa tekrar oturunca gelin olduğunu anlayıp asıl o zaman heyecanlanacaksın' demişti. Çok haklıymış,  gelinliği giydiğim anda içim pır pır etmeye başladı, ağzım kulaklarımda ağzımı kapatamıyorum, zıplamak hoplamak geliyor içimden bir heyecan başladı sormayın... Aynada kendime uzun uzun baktım, saçım makyajım çok güzel olmuştu. Ayrıca bir enerji geldi bana salonun içinde dört dönüyorum , uçuyorum resmen :) Bu arada yazmazsam olmaz gelinliğin içinde hareket etmek gerçekten zor, yardım gerekiyor. Gelinliğiniz dar olsun olmasın fark etmez, gelinliğin pek rahat bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim :) Sevgilim ve kardeşi bizi almaya geldiler. Dış çekimin yapılacağı yere gittik. Fotoğraflarımız Adile Sultan Yalısı' nda çekildi, hem içini hem de bahçesini kullandık. Martın 15'i olduğu için biraz üşüdük haliyle ama şöyle bir tezatlık yaşadık; havanın soğuk olmasına rağmen pırıl pırıl bir güneş, hava mis. Balkonda fotoğraf çekiliyor ancak güneşten gözlerimizi açamıyoruz bir türlü. Gözler hep kısık. En sonunda fotoğrafçımız 'siz gözlerinizi kapayın balkon fotoları böyle olsun, çünkü arka fon çok güzel' dedi de gözler kapalı boğazın ve mis gibi parlak havanın sayesinde o kısmı atlatmış olduk. Yalnız bu fotoğraf çekimi zor iş. Üzerinizde o ağır kocaman gelinlik, altında sürekli ayağına dolanan tarlatan, kafanda duvak, arkada kuyrukla, ayağında 13 cm topukla, yat-kalk-eğil-otur-dön-elini tut-bak-sarıl-vee sürekli gülümse... Çok keyifli bir fotoğraf çekimi yaşadık, fotoğrafçımız hiç bizi kırmadı, güzel anlaştık karşılıklı ve sonuçlar da harika oldu. Tekrar çok teşekkür ederim Esma'cığıma, düğün hazırlıkları ve devam eden süreçte içime dört dörtlük sinen şeylerden biri de fotoğraflardı.



Çekim bitince evin yolunu tuttuk, şarkılar söyleyerek eve geldik. Evin önüne gelince tahminimden fazla bir kalabalık karşıladı bizi. Davul zurna, akrabalar,komşular evde, sokakta, balkonda bizi bekliyorlardı. O manzarayı görünce daha da heyecanlandım. Sevgilim bizi bırakıp kendi evine gitti. Biz evde yemek yedik biraz daha fotoğraf çekimi yapıldı, Evin önünde davul zurna çaldı, halay horon oynandı. Ben artık hüzünlenmeye başladım. Sürekli anneme babama sarıldım, evden ayrılacak olmak çok üzüyordu beni. Sonra eşim ailesiyle birlikte geldi, gelin çıkarma merasimi başladı. Babam belime kurdeleyi bağlarken evde ağlamayan kimse kalmamıştı. Uzun uzun sarıldım anneme babama kardeşime. Uzun uzun ağladık. Allah'tan evim uzak değil aileme...

Artık tüm merasimler bitti geriye bir tek düğünümüz kaldı :) Salona geldiğimizde önce biraz dinlendik, tek sıkıntım nikah memurunun geç gelecek olmasıydı ama memur verdiği saatten erken geldi hatta o yüzden salona girişimizi erken yaptık, hem memur beklemesin hem de vaktimiz boşa gitmesin diye. Çok sevdiğim bir tulum müziği var, hareketli bir şarkı salona onunla girdik. Sonra ilk dans... O an çok heyecanlıydı, bütün gözler üzerinizde, eliniz ayağınız tutmuyor ve o kadar güzel bir an ki o. Sürekli gelin olarak kalmak istedim valla. Gün boyunca herkes etrafınızda, en mutlu sizsiniz, bir dediğiniz iki olmuyor... Çalan müzikler, hazırladığımız nikah şekerleri, oyunlar, danslar derken düğün bitti. Tabi yine hüzünlü dakikalar yaşadık salon çıkışı vedalaşırken ama olsun bunlar herkesin yaşayacağı şeyler. 

Düğün günüyle ilgili ve öncesinde ki hazırlık süreciye ilgili bir şeyler söylemek istiyorum sevgili gelin adayları :) Eğer müzikler, cd, fotoğrafçı, misafirlerin karşılanması, nikah, nikah şekeri, kuaför, süslemeler, gelin arabası vs gibi detayları önceden planladıysanız her şey ayarlandıysa tamamdır, gerisini çok düşünmeyin. Düğün günü istesenizde müdahele edemeyeceksiniz! Düğün günü kullanacağınız eşyaları için ufak bir çanta yapın (iç çamaşırı, çorap, makyaj malzemesi, parfüm, şal vs) o çantayı siz ya da bir yakınınız yanınızdan ayırmasın yeter :)

Öncelikle her şeyin kontrolünüzde olması durumunu unutun. Onu yaparım bunu yaparım dediğiniz bir sürü şeyin, düğün günü sadece %30 unu kontrol altında tutabilirsiniz. Bırakın rahat olun. Biz de her şeye yeteriz, her şeyi kontrol altında tutarız diyorduk ama olmuyor. Zaten aylardır hazırlanıyorsunuz, bazı aksiliklerde çıkacaksa çıksın, yoksa gerginlikten ve sinirden o anın keyfini çıkaramazsınız. En güzel en özel anınızı tatsız tuzsuz anılarla hatırlarsınız. Keyfine bakın düğününüzün, dans edin bol bol, gülümseyin bol bol :) Gelin çiçeğini hazırlatmayı unuttum, düğün sabahı son anda aklımıza geldi ötesi var mı :)

Sevgiler :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum için teşekkür ederim :)